Deutsche Welle'nin Türkçe baskısında (DW Türkçe) Çarşamba günü yapılan bir anketin, Türkler arasında Diyanet İşleri Başkanlığı ve çeşitli İslami tarikatlara yönelik şüphelerin arttığını ortaya koyduğu bildirildi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) bugün yayımlanan çalışmasının bulguları, 2016 ve 2020 yıllarında yapılan kapsamlı anketlere dayanıyor.
Rapora göre ankete katılanların yüzde 85'i dinin hayatlarındaki önemini kabul ediyor ve çoğu da inançları konusunda sınırlı bir anlayışa sahip olduklarını itiraf ediyor. Görülme sıklığı 2016'daki yüzde 59'dan 2020'de yüzde 71'e yükseldi ve dini bilgisi olmadığını itiraf edenlerde bir iyileşme görüldü.
Bu çalışmanın en önemli vurgusu Türk halkının laik ve demokratik yönetim arzusudur. 2016'da katılımcıların yüzde 75'i laik bir ülkede yaşamak istediğini ifade etti; bu rakam 2020'de yüzde 81'e yükseldi. Aynı şekilde nüfusun önemli bir kısmı demokraside yaşamaktan memnun. Şeriata dayalı hukuk sistemi 2016'da yüzde 22'den 2020'de yüzde 17'ye düştü.
“Türkiye'de Radikalleşme Karşısında Çoğulculuk: Çoğunluğu Müslüman Olan Bir Ülkede Din ve Aşırılık Üzerine Bir Araştırma” başlıklı araştırmada, dini kimlik düzeyleri, dindarlık ve etnik ve dini farklılıklara yönelik hoşgörü gibi çeşitli hususlar incelendi.
Türkiye nüfusunun çoğunluğu Müslüman ve Sünni olup, 2016'da yüzde 84, 2020'de ise yüzde 87 olarak kaydedildi. Araştırmalar, bazı bölgelerde dinin öneminin artmasıyla birlikte, günlük yaşamda dinin önemi konusunda bölgesel farklılıklara dikkat çekiyor. Diğerleri düşüş gördü.
Ayrıca anketler demografik bir eğilimin altını çiziyor: Daha genç katılımcıların, özellikle de 18-24 yaş arasındakilerin, dini daha yaşlı yetişkinlere kıyasla daha az önemli görme olasılıkları daha düşük; bu da dine yönelik tutumlarda kuşaklar arası bir değişime işaret ediyor.
Eğitimle ilgili olarak yapılan çalışmalar, eğitim düzeyi ile dinin önemi arasında ters bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. İleri derecelere sahip olanlar, farklı eğitim geçmişlerinde görülen bir eğilim olan dine daha az vurgu yaptıklarını bildirdi.
2020 anketine katılanların üçte ikisi din eğitimini öncelikle ailelerinden aldıklarını belirtirken, raporda Türklerin dini bilgi kaynaklarına da yer verildi. İlahiyat ve dini tarikatlara olan inanç oldukça düşüktür; sadece yüzde 6,47'si ilahiyata ve hatta yüzde 2'lik bir oranla dini vakıflara veya tarikatlara inandığını ifade etmektedir.
İlginçtir ki, anketler Türkler arasında çoğulcu tutumların arttığını ve aşırı dini görüşlerin azaldığını gösteriyor. 2016 ve 2020 sonuçları karşılaştırıldığında “dindar olmayanın ahlaklı olamayacağına” inananların oranı azaldı.
İslamcı söylem kullanan ve ülkedeki çeşitli İslami mezheplerden destek alan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) giderek otoriterleşen yönetimi, dini uygulamalar ve Dayanet'in rolü konusunda AKP ile aynı fikirde olmayan birçok Türk'ü hayal kırıklığına uğrattı.
Ülke yayın otoritesi geçtiğimiz günlerde FOX TV'ye, İslami tarikatları tasvir ettiği için eleştirilen “Kızıl Goncalar” adlı diziye yayın yasağı ve para cezası vermişti.
Aralarında sürgündeki gazeteci Can Dündar'ın da bulunduğu eleştirmenler, yetkilileri diziyi sosyal normlara meydan okumak ve dini mezhepleri siyasi ve mali kazanç için istismar etmek amacıyla hedef almakla suçladı.
. “Sosyal medya kolik. Tipik web uygulayıcısı. Özür dilemeyen kahve meraklısı. Serbest oyuncu. Her yerde hayvan dostu. Zombi hayranı.”
More Stories
İnsan Makine Arayüzleri (HMI) Verimliliği ve İnovasyonu Nasıl Artırır?
Turks ve Caicos tatili her zamankinden daha popüler
Türklerin neredeyse yüzde 90’ı interneti aktif olarak kullanıyor: TÜİK