Kasım 25, 2024

Manavgat Son Haber

Türkiye'den ve dünyadan siyaset, iş dünyası, yaşam tarzı, spor ve daha pek çok konuda son haberler

Çin Uygur Türklerine Vizyon Oluşturabilir mi?

Çin Uygur Türklerine Vizyon Oluşturabilir mi?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçen hafta Çin’i ziyaret etti. Pekin’deki önemli kurumlarda konuşmalar yaptı ve ayrıca Çin’in kuzeybatısındaki Xinjiang Uyghur Otonom bölgesini ziyaret etti. Aslında bölge uzun süredir uluslararası ziyaretçi kabul etmiyor.

Dünya üzerinde farklı ülkeler tarafından esir tutulan pek çok bölge bulunmaktadır. Ancak kültürel derinliği ve tarihi karakteri nedeniyle Sincan unutulmayacak, terk edilemeyecek bir ülke ya da ülke değil. Türk topraklarının tamamı işgal edilirken, bazı Türk devletleri Sovyetler Birliği’ne ilhak edildi. Bu bölgelerin çoğu Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan etti. Geri kalanı Çin’e ilhak edildi. Çin, Rusya’ya göre daha katı politikalar uyguluyor ve Sincan’ı sıkı kontrol altında tutuyor. Bu nedenle Çin’in Uygur Türklerine karşı zaman zaman hoşgörü politikası izlediği, zaman zaman da asimilasyon politikaları uyguladığı görülmektedir.

İsrail, 75 yıldır Filistinlileri yok etmek için savaşıyor, her fırsatta liderlerini öldürüyor, onbinlerce Filistinliyi hapse atıyor. Ancak bugün dünyadaki Filistinlilerin sayısı neredeyse İsraillileri geride bırakıyor. Bir millet asimilasyonla veya cinayetle ortadan kaldırılamaz.

Geçtiğimiz günlerde hayret verici bir hadis okudum: “Bundan yüz yıl sonra, bugün dünyada yaşayan insanlardan hiçbiri kalmayacak.” İnsanlığın tarihi uzun olmasına ve devletlerin altı ila yedi bin yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, bugün yüz yıl sonra birbirini yok etmeye çalışan hiçbir insanoğlu olmayacaktır. Böyle bir bakış açısı, savaşların, yıkımların, büyük mücadelelerin insanlığa ne kadar büyük felaketler yaşattığını bize güçlü bir şekilde hatırlatıyor.

Kendisini dünya çapında demokrasinin savunucusu olarak konumlandıran ABD, Çin’in eylemlerini antidemokratik olarak görüyor. Aslında ne ABD ne de Batılı herhangi bir ülke Sincan’ı gerçekten umursuyor. Demokrasiyle ilgili iddiaları da gerçek değil.

Çin, İslam dünyasıyla samimi ilişkiler geliştirirken, Afrika ve Orta Doğu’da da ticari ortaklıklar kuruyor. Çin ile ticaret yapmayan ülke yoktur. Çin, Sincan konusunda İsrail gibi davranırsa oradaki öfkeden dolayı zamanla sorunlarla karşılaşacaktır.

READ  BM insan hakları şefi, ölü sayısının 40.000'i aşması nedeniyle Gazze'deki çatışmaların sona ermesi yönünde çağrıda bulundu.

Yıllar önce Çin ziyaretim sırasında Çin hükümetinin isteği üzerine üniversitelerde konuşmalar yapmış, düşünürlerle toplantılar yapmıştım. Sincan meselesi kimsenin konuşmaması gereken bir engeldi. Ancak konuşmaya başladığımda konuya değindim: Daha önce Çin’i ziyaret etmiş bir bilim adamı bana döndüğümde ne yazmam gerektiğini sordu. Ona Sincan meselesine üç açıdan bakılabileceğini söyledim: Birincisi, Çin perspektifinden; İkincisi, Çin’i karalayan ABD ve Batı perspektifinden; Üçüncüsü, Türkiye bizzat Çin’e güven sağlayarak, fuar alanında Sincan halkının haklarını koruyarak ve uluslararası meselelerle ilgilenerek arabuluculuk yapabilir.

Başka bir deyişle Türkiye, Çin ile Sincan arasında arabuluculuk yapabilir ve tarihsel misyonu ve Uygur Türkleriyle olan kardeşliği de buna izin vermektedir. Fidan’ın ziyareti bir bakıma yıllar önce akademisyen bir arkadaşıma anlattığım ve Çin hükümetinin misafiri olarak gittiğimizde düşünürlere anlattıklarımın bir benzeri. Bugün Çin hükümetinin Fidan’ın Sincan’daki Uygur Türkleriyle görüşmesine izin vermesi sanıyorum yıllar önce önerdiğim vizyona benzer bir çerçeve benimsemiş olduklarını gösteriyor.

Devletler genellikle sağduyuyla hareket ederler. Ancak zaman zaman kararsız davrandıkları ve kontrolü kaybettikleri de görülmektedir. Hz. Muhammed’in en eski sahabesi ve kayınpederi Ömer İbnü’l-Hattab’ın çok değerli bir sözü vardır: “Affedilme tarafında hata yapmak, ceza tarafında hata yapmaktan her zaman daha iyidir.” Sincan’daki olaylara ilişkin hem aldığımız bilgilere hem de aktarılmayanlara bakıldığında Uygur Türklerinin ciddi bir travma yaşadığı açıkça görülüyor. Bu ziyaret ve benzeri çabaların Sincan’da akıl sağlığının ve adaletin yeniden tesis edilmesine yol açacağını umuyorum.